TOBB’un73. Genel Kurulu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu Genel Kurul’un açılışında yaptığı konuşmada “ Zaman, daha güçlü Türkiye için, dayanışma içinde olma ve geleceğe odaklanma zamanı. Türkiye’nin yarınını, bugününden çok daha güzel yapma zamanı.” ifadesini kullandı.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde TOBB ETÜ Spor Salonu’nda gerçekleştirilen Genel Kurul’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar, TOBB delegeleri, camianın temsilcileri ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Marmaris Ticaret Odası, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 73. Genel Kuruluna katılmak üzere Ankara’da. 24 Mayıs 2017 Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan 73. Genel Kurul öncesi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurul Delegeleri ile birlikte Marmaris Ticaret Odası heyeti Anıtkabir’i ziyaret ederek Ata’nın huzuzuna çıktılar.
Marmaris Ticaret Odası Meclis Başkanı Ali Kansu, Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Baysal, Yönetim Kurulu Üyesi Osman Akdemir, Meclis Üyesi Halil Karademir, Meclis Üyesi Zafer Öznur, Muğla Kadın Girişimciler Kurulu Marmaris temsilcisi Ayşe Nurdan Gürkök, Muğla Genç Girişimciler Kurulu Marmaris Temsilcisi Özgür Derviş ve Genel Sekreterimiz Taşkın Baykara 73. Genel Kurula katıldı.
Hisarcıklıoğlu’nun konuşması şöyle:
“Sizleri, şahsım ve TOBB Yönetim Kurulu adına gönül dolusu muhabbetle selamlıyorum. 73. Genel Kurulumuza hoş geldiniz. Bizlere şeref verdiniz. Konuşmamın başında, Genel Kurul başkanımız Sayın Abdullah Özdemir’in başı sağ olsun diyorum. Kıymetli valideleri, Meral Hanımefendi’nin mekânı cennet olsun. Bugüne kadar ahirete uğurladığımız tüm dostlarımıza, camiamız mensuplarına da, Allah’tan rahmet diliyorum.
Bu hafta göğsümüzü kabartan bir ilki yaşadık. İlk kez bir Türk takımı Avrupa basketbol şampiyonu oldu. Ülkemize bu gururu yaşatan Fenerbahçe’mizi yürekten kutluyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Dün Gümrük ve Ticaret Bakanımızın ev sahipliğinde, Sayın Başbakanımızı, Bakanlarımızı ve siyasi partilerimizi ağırlamıştık. Bugün de siz, katılımınızla bizleri onurlandırdınız. 2002’den bu yana her Genel Kurulumuza iştirak ederek, camiamıza, reel sektörümüze verdiğiniz önemi gösterdiniz. Bizlere moral ve çalışma şevki verdiniz. Son 15 senede, sizin liderliğinizde sağlanan istikrar ve reformlar, geleceğe daha umutla bakmamızı sağladı. Bu vesileyle şahsım ve tüm camiam adına, teşekkür ediyorum. Devraldığınız genel başkanlık için de ayrıca tebrik ediyor, başarılar diliyorum.
Sevgili dostlarım,
Ramazan ayının hemen öncesinde, Genel Kurulumuzda sizlerle bir araya geldik. Bu yıl Ramazan’ı, hem insanlık ve hem de İslam âleminde, son derece zor bir zamanda karşılayacağız. Zaman ne kadar zorlu olursa olsun, Ramazan ayı rahmet, bereket ve merhamet demektir. Ramazanımız mübarek olsun.
Gerçekten de, olağandışı pek çok olayın yaşandığı bir dönemdeyiz. İngiltere’nin AB’den çıkış kararı Brexit, Avrupa’da artan terör olayları, yine Avrupa’daki aşırı uç siyasetin yükselişi, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki başkanlık seçimi, dünya gündemine damgasını vurdu.
Küresel ekonomi, hala kriz öncesi seviyelere ulaşamadı. Üstelik giderek büyüyen korumacılık tehlikesiyle karşı karşıyayız. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yeni yönetim, Avrupa’daki seçimlerde yükselen popülizm; korumacılık yanlısı politikaların artacağı sinyalini veriyor. Korumacılık, gelişmekte olan ülkelerin aleyhinedir ve küresel gelirin adil dağılmasını engeller.
Dünyada bunlar olurken, çevre coğrafyamızda sıkıntılar devam ediyor. Suriye’deki insani dramın yükünü de Türkiye omuzluyor. Ülkemizde bulunan sığınmacı sayısı 3 milyon 600 bini aştı. Böylece Türkiye, dünyada en fazla sığınmacı ağırlayan ülke konumuna geldi.
Yine bu süreçte, sözde birbiriyle alakası olmayan terör örgütleri, aynı anda ülkemizi hedef aldı. Ama en önemli olayı 15 Temmuz gecesi yaşadık. Milletimiz ve devletimiz, hain ve canice bir darbe girişimi sonrasında, uçurumun kenarından döndü. Devlet içinde yuvalanmış FETÖ çetesi, harekete geçip, doğrudan milli varlığımızı hedef aldı. Sinsice tuzak kurup, tanklarla, uçaklarla saldırdılar. Allah’ın izniyle bu millet, ayağa kalktı ve hain darbecileri yenilgiye uğrattı.
Bunu, Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu ve liderliğiyle başardık. Milletimiz, elinde bayrak, dilinde tekbirle, dünya tarihine geçen bir direniş sergiledi. Meclisimiz, siyasi partilerimiz, medyamız tek vücut oldu. Vatanperver emniyet güçlerimiz ve askerlerimiz, bu hain güruha canları pahasına direndi. Bu vesileyle tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimizi minnetle anıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Biz, darbe girişimine karşı ilk harekete geçen, ilk inisiyatif alan meslek örgütüyüz. Daha darbe bildirisi okunur okunmaz, gece saat 00:22’de çıktık dedik ki; “Milletin iradesi ve demokrasi dışında hiçbir iradeyi tanımıyoruz. Gün demokrasiye sahip çıkma günüdür” Sonrasında tüm camiamızı, darbeye karşı harekete geçirdik. Ertesi gün, meslek örgütlerinin hepsiyle bir araya geldik. Darbeye karşı ortak tavrımızı gösterdik. 81 ildeki Odalarımız ve Borsalarımız, ilk günden itibaren, demokrasi nöbetlerini aktif bir şekilde destekledi. Sizin himayenizde başlatılan, “15 Temmuz Şehitleri dayanışma kampanyasına”, en fazla katkıyı da, yine Odalarımız ve Borsalarımız sağladı. Böyle vatansever bir camiaya sahip olduğumuz için Allah’a şükrediyorum. Ben sizlerle iftihar ediyorum, tüm Türkiye de sizlerle gurur duysun. Ve müsaadenizle, bu salonu dolduran Anadolu’nun dört bir köşesinden gelmiş, reel sektörün asli temsilcilerini, alkışlamak istiyorum.
Değerli dostlarım,
Darbeye karşı koyduk, önüne geçtik. Ama sonrasında işimiz bitmedi. 3 alanda faaliyetlerimizi yoğunlaştırdık. Bunlardan ilki, etkili bir ekonomi diplomasisi yürütmekti. Resmi diplomasi sürecine, özel sektörün azami desteğini sağladık. Zira dünyada eşi benzeri olmayan bir etki alanımız var. Atlantik ile Pasifik arasında, yani Avrupa’dan Çin’e kadar, tüm küresel iş örgütlerinin yönetim kurullarında, etkin bir şekilde yer alıyoruz. Bunu başaran, dünyadaki tek meslek örgütüyüz.
Tüm dünyada, ülkemizin, müteşebbisimizin sesini duyuruyor, hakkını savunuyoruz. 15 Temmuz sonrasında da, yurt dışında ülkemiz aleyhine oluşturulmak istenen algılara karşı yoğun lobi yaptık. 6 kıtada, 98 ülkedeki muhataplarımızla ve 25 çok uluslu iş örgütüyle temas kurduk. Ülkemizde yaşananları ilk elden anlattık. Dedik ki; “Seçilmiş meşru idareye karşı, kanun-dışı, ahlak-dışı, insanlık dışı bir darbe yapılmak istendi. Ama Türk halkı, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıktı.” Başta, Avrupa Birliği-Türkiye Karma İstişare Komitesi, dünyanın en büyük iş örgütü olan Milletlerarası Ticaret Odası, Eurochambres, İslam Odası olmak üzere birçok iş örgütünden destek mesajları aldık. Bu vesileyle hepsine buradan teşekkürlerimizi yolluyoruz. Hükümetimizin yurtdışında başlattığı imaj kampanyasına da her türlü katkıyı verdik. Çünkü bu vatan bizim. Bu devlet, milletin. Millet varsa, devlet var. İkinci önemli konu, yatırımcıların güvenini yeniden tesis etmek ve yükseltmekti.
Bunun için önce, Türkiye’de yatırım yapmış en büyük 300 uluslararası şirketi, sonra da 81 ilin kanaat önderleri olan Oda ve Borsa Başkanlarımızı, Sayın Cumhurbaşkanımızla ve Başbakanımızla bir araya getirdik. Olan biteni doğrudan liderlerimizden dinleyince, tedirginlikleri kayboldu. Herkes ileriye bakmaya başladı. “Peki, dünyaya anlattınız, yatırımcıları da topladınız, konuştunuz. Sonuç ne oldu?” diye soranlar olacaktır. Size iki rakam vereyim. Darbe girişimi öncesindeki 7 ayda Türkiye’ye gelen küresel sermaye miktarı, 6,3 milyar dolar. Sonraki 7 ayda gelen yatırımsa, bunun üzerinde, tam 7,1 milyar dolar. Yani çok şükür, milletçe hiçbir emeğimiz zayi olmadı. Yatırımcıların ve piyasaların güvenini yeniden kazandık. İşte bu, Türkiye’ye güvenin eseridir. Türkiye’nin geleceğine güvenin eseridir. Odaklandığımız üçüncü alan da, küresel rekabette bizi öne çıkaracak adımlardı. İş ve yatırım ortamını iyileştirmek üzere, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde, Başbakanımızla ve Bakanlarımızla birlikte çalıştık. Bu çalışmaların pek çoğu da hayata geçti, geçiyor. En çok üzerinde durduğumuz konu, istihdamdı.
Sayın Cumhurbaşkanım,
7 Şubat’ta, sizin başkanlığınızda “TOBB Türkiye Ekonomi Şurası”nı yaptık. Size sıkıntılarımızı ilettik, önerilerimizi sunduk. İş dünyamız en çok, istihdam üzerindeki mali yüklerden şikâyet ederdi. Siz orada meseleye el koydunuz. İstihdama yönelik tarihi desteklerin çıkmasını sağladınız. Böylece Türkiye, istihdamı teşvikte, dünya çapında örnek bir adım attı. Biz de sizden aldığımız destekle, Türkiye genelinde “İstihdam Seferberliği”ni başlattık. Ülke çapında bu işi tanıttık, yaygınlaştırdık ve takip ettik. Bu görevi üstlendik. Allah’a şükürler olsun bu camia verdiği sözü yerine getiriyor. Mayıs itibariyle toplam istihdam artışı 1 milyonu geçti. “Bu iş olur” dedik ve çok şükür “bu iş oldu”. Milyonlara iş, milyonlara aş oldu. İstihdamla büyüyen Türkiye oldu. İnşallah 2017 sonuna kadar hedefimize ulaşacağız. Bu meseleye sahip çıkan tüm Oda ve Borsa Başkanlarıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Sayın Cumhurbaşkanım, siz bizim önümüzü açtığınız zaman, bizim nasıl koştuğumuzu görüyorsunuz. Bu istihdam teşviklerini 2018 yılında da devam ettirelim. Birlikte yeni istihdam rekorları kıralım. İş dünyamızın yaşadığı bir diğer sıkıntı, finansmana erişimdi. Geçen sene sonunda, yani piyasanın en sıkışık olduğu dönemde, yine biz harekete geçtik. KOBİ’lere ucuz finansman sağlamak üzere, “TOBB Nefes Kredisi”ni başlattık. İşte burada da, Odalarımız ve Borsalarımız, elini taşın altına koydu. Ellerindeki tüm kaynakları üyeleri için seferber etti. Bu sayede, piyasadaki en düşük faiz oranıyla, yıllık yüzde 9.90’la, banka kredisi verilmesini sağladık. Merkez Bankası bile bu kadar düşük oranla, bankalara fon sağlamıyor, aldığı faiz bunun üzerinde. Sayın Cumhurbaşkanımızın tarif ettiği gibi “finansmanda inovasyon” yaptık. Ve tam 27 bin KOBİ nefes aldı.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Reel sektörün sıkıntılarını, en iyi bilen, en yakından takip eden kurumlar, Odalarımız ve Borsalarımızdır. Onların saha bilgisini ve önerilerini Sizinle, Başbakanımızla ve Bakanlarımızla anında paylaşıyoruz. Sizin ve hükümetimizin tüm bu konulara olumlu yaklaşımı sayesinde, iş ortamını rahatlatan pek çok düzenleme de hayata geçti. Camiamızın bakanı Sayın Bülent Tüfenkci de her konuda bizi destekliyor. Böyle bir Bakan’la çalışma imkânı verdiğiniz için size teşekkür ediyoruz. Finansmandaki bir diğer sorun, teminatta yaşanıyordu. Fabrika binasını teminat verebiliyorduk. Ama fabrikadaki makinemizi teminat gösteremiyorduk. Yıllardır beklediğimiz “Taşınır Rehni Kanunu” çıktı. Artık iktisadi değer taşıyan her varlık; yani lisans ve ruhsatlar, araç, iş makinası, stoklar, tarladaki ürünler, ticari plaka ve hatlar, teminat olarak gösterilebiliyor. Bu sistem sayesinde, yılın ilk 4 ayında, 20 milyar lira kredi kullanıldı. Kredi Garanti Fonu’nun kefalet kapasitesi 250 milyar liraya çıkarıldı. Bu fondan geçen seneye kadar 36 bin firma yararlanmıştı. Şu anda bu rakam 254 bin firmaya, verilen kredi de 168 milyar liraya ulaştı. Bu da büyümeye en az 1 puan ilave katkı demektir. Hükümetimizden aldığımız destek bununla da kalmadı. Çeke olan güvenin yeniden tesis edilmesi için, Karekodlu çek zorunlu hale getirildi. Bu sayede ilk 4 aydaki karşılıksız çek adedi yüzde 27 azaldı. Firmalarımız yılın başında nakit sıkışıklığı yaşamasın diye, ilk 3 aydaki SGK primleri sene sonuna ötelendi. Hep şikâyet ettiğimiz damga vergisinin kapsamı daraltıldı. Ekonominin yüzde 60’ını oluşturan iç tüketimi canlandırmak üzere, konut, beyaz eşya ve mobilyadaki vergiler indirildi. Her 3 sektörde de müthiş bir canlanma sağlandı. Sicil Affı yasalaştı. Sayın Cumhurbaşkanım, genel Kurullarımızda hep vurguladık. Piyasada sıkıntı olduğunda vergisini düzenli ödeyemeyenler için yapılandırma yapıyoruz. Bu önemli. “Ama vergisini düzenli ödeyenin suçu ne? Vergisini düzenli ödeyene de ödül verelim.” dedik. Şimdi bu yasa da çıktı. Vergisini düzenli ödeyen mükellefler için, yüzde 5 vergi indirimi nihayet geldi. Görüyoruz ki bu salonun sesi karşılığını buluyor. Görüyoruz ki bu camianın talepleri hayata geçiyor. Bu anlayıştan dolayı zat-ı alinize ve hükümetimize yürekten teşekkür ederiz. Yıllardır şikâyet ederdik. “Fındığı biz üretiyoruz, fiyatını yabancılar belirliyor” derdik. Şimdi Lisanslı Depoculuk sisteminin temeli olan “Ürün İhtisas Borsası” kuruldu. Tarımda 50 yıllık hayalimiz gerçek oldu. Odaların tek durak ofise dönüşmesiyle, şirket kuruluşunda hem bürokrasi azaldı, hem de maliyet düştü. Öte yandan Meclis gündemindeki “Üretim Reform Paketiyle”, sanayicinin üzerindeki enerji maliyeti, emlak vergisi yükü azalacak, OSB’lerin yapısı da güçlendirilmiş olacak. Özetle, tüm bu kredi ve istihdam destekleri, ertelenen kamusal yükler; özel sektörümüze nefes aldırdı. Sonuçta hem üretici, hem de tüketici güveni artmaya başladı. İstişare ve ortak aklın sonucunda kazanan Türkiye oldu. Tüm bunları mümkün kılan size, Başbakanımıza ve bakanlarımıza teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bunlar özel sektörümüzün önünü açan adımlardı. Sizinle birlikte, çözüme kavuşmasını beklediğimiz konular da var. Eski dönemlerden kalan ve istihdamı zorlaştıran çeşitli bürokratik uygulamalar hala hayatta.
Firmalarımızda bazı mesleklerin istihdamı, ihtiyaç olup olmadığına bakılmadan, zorunlu tutuluyor. Şirket ölçeği büyüdükçe, istihdamı cezalandıran mevzuatlarla karşılaşıyoruz. Siz istihdam diyorsunuz. Biz istihdamı artırmak istiyoruz. Ama mevzuat ve bürokrasi bize “dur” diyor. Sizin reformcu anlayışınızla, mevzuatı istihdam dostu haline getirelim.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Yeşil pasaportu da genel kurullarımızda devamlı gündeme biz getirdik. Buna yönelik mevzuat nihayet çıktı. Ama üzülerek gördük ki, reel sektörün asli temsilcileri kapsama alınmamış. İstihdamın, üretimin, yatırımın liderliğini yapanlar dışlanmış. Bu konunun yeniden ele alınmasını bekliyoruz. İstihdam görevini üstlenenler bu insanlar, finansman için tüm kaynaklarını seferber eden bu insanlar, üretim-yatırım söz konusu olduğunda, sadece elini değil, gövdesini taşın altına koyan bu insanlar. Oda-Borsa Başkanları, Yönetimleri ve Meclis üyelerimiz de yeşil pasaportu fazlasıyla hak ediyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Özellikle KOBİ’lerimiz bir konuda büyük sıkıntı yaşıyor. Piyasada tahsilat hızı düşük, vadelerse uzun. Firmalarımız daha fazla kredi kullanmak zorunda. Ama faiz oranları, rakibimiz olan ülkelerin çoğundan yüksek. Sağ olun, bu konuda bizim hissiyatımızı hep dile getirdiniz, bizi yalnız bırakmadınız. Sizin sayenizde yüksek faize karşı güçlü bir ses ortaya koyduk. Yüksek faize karşı savaşımızı aynı kararlılıkla sürdürmeliyiz. Bankalar rekor karlar açıklarken, bu faiz oranları reva mıdır? Sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemi. İş Mahkemelerinin de düzenlenmesini bekliyoruz. Zira davalarda işveren yüzde 99 haksız çıkıyor. Bütün işverenler, nasıl haksız oluyor, anlamak mümkün değil. İş uyuşmazlıklarında “zorunlu arabuluculuğun” hayata geçmesini bekliyoruz. Ayrıca, belirli tutarın altındaki ticari uyuşmazlıklarda da tahkim zorunlu olsun istiyoruz. Hükümetimiz, bizim de görüşümüzü alarak, “Cazibe Merkezleri” programını hazırladı. Özellikle Doğu’daki illerimizde büyük bir moral ve heyecan ortaya çıktı. Bu projeyi de hızlandıralım ve kaynakları artıralım. Son yıllarda KDV sisteminde ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Özel sektör olarak Maliye’den yüz milyarlarca alacağımız var. Malımızı vadeli satıyoruz. Ama parasını almadığımız malın KDV’sini peşinen ödüyoruz. Biriken ve alamadığımız KDV yüzünden, kredi kullanmaya mecbur kalıp, banka kapılarında bekliyoruz. Sağ olsun, Maliye Bakanımız bu konuda kapsamlı bir çalışma başlattı. Bunun sonuçlanmasını bekliyoruz. Yine eski dönemlerden miras kalan bir yükümüz var: Peşin vergi. Geçmişte, enflasyon yüksekti, kamu maliyesi hep açık verirdi. Devlet vergiyi peşinen toplamak zorundaydı. Çok şükür, Sizinle bu sıkıntıların hepsi geride kaldı. Ama geçici vergi hala duruyor. Artık 90’ların bu kötü mirasını kaldıralım ve sizin liderliğinizde tarihe gömelim.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Dünyadaki teknolojik dönüşüm baş döndürücü bir hızda. Zengin ülkelerin geçtiği yollardan yürüyerek zenginleşmek artık mümkün değil. Devir, ihtiyaçları yeniden tanımlama, yenilik yapma devri. Mazisi 10 yılı bile bulmayan genç şirketler, 100 yıllık dünya markalarının iş modellerini yıkıp geçiyor. “Uber ve Tesla”, otomotiv endüstrisini, “Airbnb”, konaklama sektörünü, “Alibaba ve Amazon”, toptan ve perakende ticareti, “Facebook ve Twitter”, yazılı ve görsel medyayı dönüştürdü. Dönüşüm henüz yeni başladı. Tüm bu dönüşüm için, biyo-teknoloji, nano-teknoloji, bilgi-iletişim gibi, dördüncü sanayi devrimi araçlarını geliştirmek gerekecek. Dördüncü sanayi devrimi, Türkiye’nin zenginleşmesi için bir fırsat. E-ticaret de, ihracat menzilimizi artırabilmemiz için önemli bir avantaj. Yeni nesilleri, bu değişime uygun yetiştirelim. KOBİ’lerimizde dijital dönüşümü sağlayalım. Türkiye dünyanın en zengin ülkeleri arasındaki yerini alsın. Yine günümüzde, sanayileşmenin itici gücü, kamu kesimi satın alma politikaları. Türkiye son yıllarda bu alanda önemli mesafe aldı. Yerli üretime fiyat avantajı sizinle geldi. Ama hala en büyük altyapı ve ulaşım projelerimizde, yabancı ürünler kullanılıyor. Benzer durum, yerel idarelerde de söz konusu. Pek çok büyük belediyede, ithal malı kullanma merakı var. Savunma sanayinde başarılı sonuçlar elde ettiğimiz off-set uygulamalarını, diğer sektörlerde de yaygınlaştıralım.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Hem küresel, hem de bölgesel belirsizliklerin azalmayacağı, hatta artacağı bir dönem bizi bekliyor. Böyle bir dönemde liderliğinizi gösterip, çok önemli bir dizi ziyaret gerçekleştirdiniz. 15 gün içinde Rusya, Hindistan, Çin, ABD liderleriyle birebir görüştünüz. Türkiye’nin dünyada ağırlığının artması hepimizi gururlandırıyor. Genel Kurulumuzdan hemen sonra da NATO zirvesinde Avrupa Birliği Liderleriyle bir araya geleceksiniz. AB üyelik süreci, özellikle 2002 yılından beri, Türkiye’nin ktisadi ve siyasi dönüşüm çabalarına ciddi katkı sağladı. AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir tercih. Ortak çıkarlar temelinde devam etmelidir. Ülkemize karşı çifte standart uygulanmamalı, başka aday ülkelerle eşit muameleye tabi tutulmalıyız. Haksız bir şekilde sürdürülen vize konusu da artık çözülmeli. Suriyeli sığınmacılarla ilgili Türkiye’ye verilen taahhütler yerine getirilmeli. Gümrük Birliğinin modernizasyonu müzakereleri başlatılmalı. Avrupa Birliği bunun için gerekli karar sürecini tamamlamalı.
Kıymetli misafirler,
Zaman, daha güçlü Türkiye için, dayanışma içinde olma ve geleceğe odaklanma zamanı. Türkiye’nin yarınını, bugününden çok daha güzel yapma zamanı. Yeni hükümet sistemiyle güçlenen ve hızlanan yönetimde, kararlar daha hızlı alınıp uygulanacak. Devletteki çarkların hızlanması, bürokrasinin aşılması, özel sektöre olumlu yansıyacak. Böylece ekonomide yeni bir büyüme modelini ve kalkınma hamlesini hazırlayabileceğiz. Türkiye, son 15 senede müthiş bir ekonomik gelişme gösterdi. Kişi başı geliri 3 bin dolardan 12 bin dolara çıkardık. Düşük teknolojili üretimden, orta teknolojili üretime geçtik. Ancak dünyada iş yapma biçimi, malları üretme biçimi, inanılmaz bir şekilde değişiyor. 3 bin dolardan 12 bin dolara çıkarken yaptıklarımızı yaparak, 25 bin dolara sıçrayabilmek mümkün değil. Aynı malları, aynı firmalarla, aynı pazarlara satarak, ihracatta bir üst lige çıkmak da mümkün değil. Artık yarına odaklanmalı, geleceğe birlikte yürümeliyiz. Reform ateşini yeniden canlandırmalı, hep birlikte çalışarak yeni büyüme hikâyemizi, tüm dünyaya göstermeliyiz. Birlik ve beraberlik içinde istikrarı sürdürürsek, her sorunu aşarız. Unutmayın, ağacın dalına konan kuş, dalın kırılmasından korkmaz. Çünkü dala değil, kanatlarına güvenir. Bu ülkenin kanatları kimdir biliyor musunuz? İşte bu salonu dolduran girişimciler, Türkiye’nin geleceği için alın teri dökenler, sizlersiniz.
Değerli dostlarım,
Milletlerarası Ticaret Odası’nın, Avrupa Odalar Birliği’nin, İslam Odası’nın, Asya-Pasifik Odası’nın yönetiminde yer alan biri olarak, şunu gönül rahatlığıyla söylüyorum. Bugün dünyada en çok faaliyet gösteren, üyesine en çok hizmet veren, en gelişmiş ilk 3 Oda sisteminden biri, Türk Oda Sistemidir. İşte bu nedenle, hem kurumsal yapımızla, hem de üyelerimize verdiğimiz hizmetlerle, dünyada örnek alınır hale geldik. Yani sizler, ilham kaynağısınız. Kat ettiğimiz mesafede sizlerin emeği çok büyük. Sizlerle gurur duyuyorum. Ülkesi ve milleti için para pul almadan, gece gündüz çalışan sizleri, içtenlikle alkışlıyorum. Kadın ve genç girişimcilerimiz, kendi alanınızda, Avrupa’nın en büyük teşkilatlanmasını gerçekleştirdiniz. Yeni girişimciler için rol model oldunuz. Sizlerin örnek ve başarılı çalışmalarınızla ayrıca iftihar ediyorum. Sağ olun, var olun!
Sevgili Dostlarım,
Kendinizle ne kadar övünseniz azdır. Odaları ve Borsaları, sadece şikayet eden değil, sorunu teşhis eden, inisiyatif alan, çözüm üreten, aktif ve yapıcı kurumlar haline getirdiniz. Bu sayede Oda ve Borsa Başkanlarım, şehirlerinin kanaat önderleri oldular. Gecesini gündüzünü bu camianın gelişmesine, büyümesine adayan Oda-Borsa ve Sektör Meclisi Başkanlarımı, Yönetimlerini, Meclislerini, Genel Sekreterlerini ve çalışanlarını, yani bu salonda bulunan sizleri, yürekten kutluyorum. Hep birlikte, büyük Türkiye için, yeni ufuklar için koşmaya devam edeceğiz. Her zaman dediğim gibi, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapımız, geleceğimizin güvencesidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve aziz şehitlerimizin emaneti olan bu ülke, hepimizin omuzlarında yükselecek ve yeniden lider ülke haline gelecek. Ben sizlere ve bu büyük camianın azmine inanıyorum. Allah gönlümüzü zengin, emeğimizi ve kazancımızı bereketli kılsın. Milletimizin birliğini, dirliğini ve kardeşliğini daim kılsın. Yolumuz, bahtımız her daim açık olsun. Allah, yar ve yardımcımız olsun.”
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, "Her yerde yüksek faizden şikayet var mı, var. Bunu dillendiren bir başbakan, bir cumhurbaşkanı olarak hep gündemimde tuttum, hala da gündemimde. Gündemimde olmaya da devam edecek. Çünkü faizi, hep söylüyorum, çok açık net söylüyorum, yüksek faizi ben bir sömürü aracı olarak görüyorum. Burada kar amaçlı bir faiz mantığı yok, sömürü aracı olarak bir faiz mantığı var." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB'un çatısı altında Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması, büyümesi için gayret gösteren, ter döken, emek veren herkese teşekkür etti. Erdoğan, Genel Kurulda 81 ilden seçimle göreve gelen oda ve borsa başkanlarından meclis üyelerine kadar iş dünyasının seçkin temsilcilerinin yer aldığını bildirdi.
İş dünyasının aynı zamanda bulundukları şehirlerin kanaat önderleri, sivil toplum temsilcileri olduğuna işaret eden Erdoğan, "Temsil ettiği geniş iş, fikir ve dünya görüşü yelpazesiyle bu salon, aslında Türkiye'nin yelpazesidir. İş dünyamızın lokomotifliği, itici gücü, emeği ve desteği olmadan hedefimize ulaşmamız mümkün değildir. Üreten, istihdam oluşturan, ihracat yapan, hep daha iyisine ulaşmak için gayret gösteren sizlerin azmi, heyecanı, enerjisi bizim için en büyük güç kaynağıdır." ifadesini kullandı.
Geçmiş dönemin muhasebesinin yapılmasının yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilerin tartışıldığı Genel Kurulun, 2019 ve 2023 projeksiyonlarına da ciddi katkılar sağlayacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Esasen ülkemizde bizim kadar, iş dünyasıyla hesap veren sanatkarlarımızla toplumumuzun her kesimiyle yakın ilişki içinde olan bir başka siyasi hareketin olduğunu da sanmıyorum. Her sabah ekmek teknesini besmele ile açıp, akşama kadar nafakasını çıkarmak için ter döken, esnaf ve sanatkarımızın daima yanında yer aldık. Aynı şekilde ulusal ve uluslararası düzeyde projelere imza atan büyük yatırımcılarımıza hep destek olduk. Şehirlerimize yaptığımız ziyaretlerimizde bir fırsatını bulup mutlaka iş dünyamızla bir araya gelmeye çalıştık."
-"Başbakan ve cumhurbaşkanı olarak hep gündemimde tuttum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışı seyahatlerinde de mümkün olan her yere iş adamlarıyla birlikte gittiğine, onların meselelerinin takipçisi olduğuna dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:
"Mevzuat veya bürokrasi engeli varsa bunu kaldırmak için birlikte çalıştık. Az önce Sayın Başkan'ın ifade ettiği gibi 'mevzuat amcadan' hala kurtulmuş değiliz ama dediğim gibi özellikle de bürokratik oligarşi, 14-15 yıldır kavgasını, savaşını verdiğim en önemli konu. Fakat dünyanın neresine giderseniz gidin, ne yazık ki bu bürokratik oligarşi her yerde sorun olmaya devam ediyor. Kredi imkanlarının genişletilmesine ihtiyaç varsa, teşvik gerekiyorsa onun mücadelesini birlikte verdik fakat oluşumların içerisinde dahi az önce yine burada şikayet edildiği gibi, örneğin kredi faizleri noktasında bakıyorsunuz, her yerde yüksek faizden şikayet var mı, var. Bunu dillendiren bir başbakan ve cumhurbaşkanı olarak hep gündemimde tuttum. Hala da gündemimde, gündemimde olmaya da devam edecek.
Çünkü ben faizi ülkede, çok açık ve net söylüyorum, yüksek faizi ben bir sömürü aracı olarak görüyorum. Burada kar amaçlı bir faiz mantığı yok, sömürü aracı olarak bir faiz mantığı var. 'Ben kredi faizini uygun şartlarda vereyim de ülkem de kazansın ben de kazanayım.' anlayışı yok. Hatta bakıyorsunuz o karınca yazısıyla sözleşmeler var ya... Tabii o krediye mahkum olan girişimci ne yapıyor, altına imza atıyor. İçinde ne var ne yok, bundan haberi var mı? Yok. Geri çağırma olduğu zaman eli mahkum, elinde ne var ne yok onu da vermek durumunda kalıyor. Bu anlayış tabii ki adil bir anlayış değil ama bunun çözülmesi şart, Allah'ın izniyle bunu da çözeceğiz. Takdir edersiniz ki her şey tabii bir anda olmuyor ama çözeceğiz. Kararlılığımız var en azından."
- "İş dünyamızın temsilcileriyle sürekli istişarede bulunuyoruz"
Tek terdi üretmek, kendisiyle birlikte ülkesini geliştirmek, büyütmek, kalkındırmak olan herkesin yanında yer almaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Bunun da böyle bilinmesini istiyorum. Ülkemizde çalışmak, üretmek, kazanmak isteyen hiç kimseye engel olmadığımız gibi tam tersine her türlü desteği sağlıyoruz. Tüm bu çalışmalarda iş dünyamızın temsilcileriyle sürekli istişarede bulunuyoruz. Şu bir gerçektir, TOBB, asli görevlerine ne kadar odaklanırsa o kadar başarılı olmuştur." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ahilik sisteminin günümüzdeki mümessilleri olan oda ve borsaların, kendi üyeleri arasında tesis ettiği dayanışma güçlendikçe, bu kurumların itibarının da arttığına değindi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tabii ahilik deyince ülkesine ve milletine sahip çıkma, gerektiğinde bu uğurda her türlü fedakarlığı yapma anlayışı da devreye giriyor. Son yıllarda yaşadığımız tüm sıkıntılarda, özellikle 15 Temmuz'da ortaya koyduğunuz güçlü duruşla ahilik sıfatını hak ettiğinizi ortaya koydunuz. Bunun için her birinize yine şahsım ve milletim adına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Zira o çağrıya anında cevap vermek suretiyle meydanlara dökülen milletimin alnı öpülesidir. Bu milletin bir ferdi, bir evladı olmaktan da iftihar ediyorum. Dünyada bu milletin eşi ve benzeri yok."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, istihdam seferberliğiyle ilgili olarak ise, "7 Şubat'ta TOBB'da yaptığımız davete iş dünyamız sağolsun, gayet başarılı, net bir cevap verdi ve rakam 1 milyon 170 bine ulaştı. Demek ki benim milletim, benim girişimcim, istediği zaman bunu yapabiliyor. Bundan sonraki süreçte de bunu yapabileceğine inanıyorum." dedi.
Ülkenin geleceğini planlarken yaptıkları hizmetlerden güç aldıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sürekli ecdada atıfta bulunmamızın, sizlerle sohbet ederken dahi söze ahilikle başlamamızın sebebi budur. Geçmişini bilmeyen, gelecekte nereye yürüyeceğini de kestiremez. Bunun için yakın, uzak tüm geçmişimizle irtibatımızı sıkı tutmalıyız. Biliyorsunuz Türkiye'nin 2023 hedeflerini 2011 seçimlerinin ardından ilan ettik. Bu doğrultuda adım adım ilerliyoruz. 2053 ve 2071 vizyonlarımızı bizden sonraki nesillere emanet ettik. Bu arada boş durmuyor, 2023 hedeflerimizi bir adım daha ileriye taşıyacak ve 2053'e hazırlık olacak mahiyette çalışmalar yürütüyoruz. Bu arada şunu özellikle ifade edeceğim, inşallah yıl sonuna kadar bütün bakan arkadaşlara 'yol haritanızı 6 aylık hazırlayın getirin' diyeceğim ve bu 6 aylık yol haritasıyla birlikte biz 2019'un hazırlıklarını yoğun bir şekilde yürüteceğiz. Çünkü 2023 Türkiye'nin adeta bir dönüm noktası olacak. 100. yıl Türkiye'de sıçramanın ispat edildiği bir dönüm noktası olacaktır. Bunun içinde hazırlıklarımızı kararlılıkla yapmamız gerekiyor."
- "Amacımız Türkiye'yi küresel düzeyde bir güce kavuşturmaktır"
Erdoğan, Türkiye'nin net ticaret ve cari fazla veren bir ülke haline gelmeden hedeflerine ulaşamayacağına işaret ederek, şunları söyledi:
"Bunun için 2035 yılında üretim gücümüzü küresel değer zincirinin üst seviyelerine çıkartmak mecburiyetindeyiz. Endüstri 4.0 adıyla ifade edilen teknoloji yoğun üretim yapısına geçerken, insanlarımızı yeni ihtiyaçları uygun alanlarda hizmet vermek üzere hazırlamalıyız. Bu da geleceğin istihdam alanları için şimdiden hazırlık yapmamızı gerektiriyor. Kadınlarımızın halen yüzde 33 düzeyine yaklaşan iş gücüne katılma oranlarını yüzde 50'ye, toplam iş gücüne katılım oranını ise yüzde 59'un üzerine yükselterek sosyal politikalarımızı da destekleyeceğiz. Tüm bu çalışmalarla amacımız, Türkiye'yi bölgesel bir güç olmanın yanında küresel düzeyde bilgiye dayalı dayalı bir güce kavuşturmaktır."
Geleceğin bilgi temelli ekonomi üzerine kurulacağını belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bunun için dijital dönüşümü, kurumsal kaliteyi, nitelikli iş gücünü yakalamış bir altyapıyı süratle tesis etmeliyiz. Ekonomik atılımlarımızı yeni yatırım fırsatlarıyla birleştirerek, bilişim, enerji, ulaştırma, lojistik ve ticaret alanlarında ülkemizi küresel cazibe merkezi haline getirmeliyiz. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere şehirlerimizi yenilik ve verimlilik temelinde yeniden ele almalı, cesur dönüşüm projelerini hayata geçirmeliyiz. Ben bugün TOBB'un bu genel kurulunda bir teklifim var. Bunu her yerde yapıyorum. Çünkü buna doğrusu hasretim. Bu milletin bir evladı olarak hasretim. Diyorum ki gelin şu yüzde 100 yerli üretim olan otomobilimizi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği camiası içerisinden çıkartalım."